Türk milletinin tarih sahnesinde öyle şanlı günleri vardır ki, ciltlerce kitap yazılsa yine de anlatmaya yetmez. Sakarya Savaşı da bu destansı günlerden biridir. 23 Ağustos 2025’te bu büyük muharebenin 104. yıldönümünü idrak ediyoruz.
Sakarya Meydan Muharebesi’ni anlatan bir müze ve şehitlik, Polatlı yakınlarında bulunuyor. Mutlaka görülmesi gereken, insanın boğazını düğümleyen, gezildiğinde gözyaşlarına hakim olmanın güç olduğu bir yerdir. Değerli tarih hocalarımızla birlikte gezmiş, orada çok duygulu anlar yaşamıştım. Müzede rehberlerin gruplara yaptığı sunumlar da oldukça etkileyicidir.
Sakarya Meydan Muharebesi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktasıdır. İsmail Habip Sevük, bu muharebenin önemini şu anlamlı sözle ifade eder:
“13 Eylül 1683 günü Viyana’da başlayan geri çekilme, 238 sene sonra Sakarya’da durdurulmuştur.”
Yunan General Papulas, Yunan ordularına Ankara’ya doğru ilerleme emrini vermişti. Eğer savaşı Yunan tarafı kazansaydı, TBMM Sevr Antlaşması’nı kabul etmek zorunda kalabilirdi. Papulas aslında bu harekâta karşıydı; Anadolu’nun yolsuz ve ıssız coğrafyasında ordunun ilerlemesinin büyük bir hata olacağını düşünüyordu. Ancak kamuoyunun baskısı ve “Ankara Fatihi” olma arzusu onu bu kararı almaya itti.
TBMM ordusu, Kütahya–Eskişehir Muharebeleri’ndeki yenilgiden sonra kritik bir duruma düşmüştü. Mustafa Kemal Paşa ile Fevzi Paşa cepheye giderek durumu yerinde değerlendirdi. Batı Cephesi birliklerinin Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmesine ve savunmanın bu hatta yapılmasına karar verdiler.
Büyük Taarruz’un hazırlık çizgisi niteliğinde olan bu karar, savaşın seyrini değiştirdi.
“Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır…”
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın bu emri, muharebenin geniş bir alana yayılması ve Yunan kuvvetlerinin bölünmesini sağlayarak Türk ordusuna stratejik üstünlük kazandırdı.
Savaş, 22 gün 22 gece boyunca 100 km’lik bir alanda amansız bir şekilde devam etti. Yunan ordusu, Ankara’ya 50 km kala geri çekilmek zorunda kaldı. Çekilirken Türklerin kullanabileceği hiçbir şey bırakmadılar; köprüler ve demiryolları havaya uçuruldu, birçok köy ateşe verildi.
Bu vatan, kolay kazanılmadı. Her karış toprağı aziz şehitlerimizin kanıyla yoğruldu.
Başta Büyük Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve Sakarya’da savaşan kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz. Ne yaparsak yapalım, onların hakkını ödeyemeyiz. Bize bu güzel vatanı emanet ettiler.
Bu topraklara sahip çıkmak, çalışmak, üretmek ve ülkemizi ileri taşımak; hepimizin omuzlarında taşıdığı kutsal bir sorumluluktur.
Yorum Yazın