İstanbul Güngören'de 27 Temmuz 2008 günü hain terör örgütü PKK'nın şehir merkezlerindeki bombalı saldırılarını organize ettirdiği taşeron terör yapılanması TAK'ın düzenlediği bombalı saldırıda biri doğmamış bebek 17 masum vatandaş hayatını kaybetmiş, 79 kişi de yaralanmıştı. Hain saldırının ardından düzenlenen operasyonlarda geriye dönük HTS ve kamera kayıtları, olay yerinden alınan parmak izi ve diğer delillerle failler tespit edilmişti.

Yakalanan zanlılardan Nusret Tebiş ile Hüseyin Türeli uzun süre tutuklu yargılandıktan sonra mahkeme tarafından 2013 yılında tahliye edilmişti. Fetö terör yapılanmasının parmağı olduğu düşünülen bir şekilde iki sanık tahliye edildikten sonra yurtdışına kaçmışlardı. Çadır mahkemelerinin kurulduğu döneme yurtdışına kaçan canilerden Tebiş ve Türeli, “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, kasten birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak, izinsiz patlayıcı madde imal etmek” suçlarından 18'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1274'er yıl hapisle cezasına çarptırılmıştı.

Bu cezalar Yargıtay 16. Ceza Dairesince de onandı. Her iki zanlı hakkında cezaların kesinleşmesi üzerine tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmış olsa da tüm aramalara rağmen bulunamadılar.

Milli İstihbarat Teşkilatı Dış Operasyonlar Başkanlığı ile Sinyal İstihbaratı Başkanlığının yürüttüğü titiz çalışmalar sonucunda faillerden Nusret Tebiş'in tahliye olur olmaz Irak'ın kuzeyine kaçtığını, buradan da Suriye'nin kuzeyinde PKK-YPG işgali ettiği bölgede olduğu belirlendi. 

Tebiş'in Türkiye sınırından 60 kilometre derinlikteki Haseki Vilayetine bağlı El Cevadiye bölgesinde bir evde barındığını tespit edildi. MİT, Tebiş'i 30 Temmuz 2022 günü düzenlediği operasyonla etkisiz hale getirdi. Güngören patlamasının ikinci faili Hüseyin Türeli de 17 Nisan günü akşam saatlerinde Irak'ın Kuzeyindeki Duhok kentinde uğradığı silahlı suikast sonucu öldürüldü. Family Mall isimli AVM'de börek dükkânı işleten Türeli, dükkâna gelen kimliği belirsiz kişi tarafından 7 kurşunla vuruldu. Terör örgütü PKK ise Türeli'nin ölümünden Irak Bölgesel Kürt Yönetimine bağlı Parastin adlı gizli istihbarat servisini sorumlu tuttu. Terör örgütü, Hüseyin Türeli ile ilgili istihbarat bilgilerin Parastin tarafından MİT'e verildiğini ve onların verdiği bilgiler ışığında öldürüldüğünü ileri sürdü.

Hüseyin Türeli'nin öldürülmesiyle birlikte PKK'yla bağlantılı oldukları tespit edilen ve Türkiye'de işledikleri terör suçu nedeniyle haklarında kesinleşmiş hapis cezaları bulunan Türkiye Cumhuriyeti uyruklu suikasta uğrayan kişi sayısı 6 oldu.

16 Eylül günü Irak'ın Süleymaniye'de Ferhat Barış Kondu işyerinde uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandı. 17 Eylül 2021 günü Süleymaniye'de hastaneden çıkıp evine gittiği sırada silahlı saldırıya uğrayan Kars nüfusuna kayıtlı Yasin Bulut öldürüldü.

 17 Mayıs 2022 günü Mehmet Zeki Çelebi Irak'ın Süleymaniye kentinde işyerinde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Çelebi, Van'ın Erciş İlçesindeki örgütsel faaliyetleri nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olunca Irak'a kaçmıştı. 28 Ağustos 2022'de PKK'nın Irak'taki siyasi uzantılarından Tevgera Azadi  üyesi Süheyl Hurşit Süleymaniye'nin Kıfri İlçesindeki evinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü.

4 Ekim 2022 günü yine Süleymaniye'deki evinin önünde Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve Jineoloji Dergisi editörü Nagihan Akarsel uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Akarsel'in cenazesi memleketi Konya'da toprağa verildi.

Kandil Dağındaki birçok önemli PKK kampının da geçiş yolu üzerinde yer alan Süleymaniye'de terör örgütü PKK faaliyetleri yoğunluk kazanınca Türkiye güvenlik nedeniyle hava sahasını buradan gerçekleşen uçuşlara kapatmıştı.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukukundan kaçmaya çalışan bu teröristlerin öldürülmelerinin arkasında Türk Devletini gösterme istekleri şu soruyu gündeme getiriyor. 

Acaba PKK terör örgütü içerisinde bir iç çatışma olabilir mi? Defalarca  kendi iç çatışmalarının sonucu infaz ettikleri teröristlerin infazını Türkiye'ye yıkmak istemişlerdir. Bu sayede uluslararası arenada Türk Devletini küçük düşüreceklerini varsaymaktalar. Ancak Türk Devleti sınır ötesi operasyonlar yapmakta çok kabiliyetli olduğu gibi sınır ötesi operasyonlarda gerekiyorsa teröristlerin burnu bile kanatılmadan Türk adaletine teslim edildiği de bilinmektedir. Bunun onlarca örneği varken; ısrarla kendi iç çatışmalarının sonucunu, Türk Devletine yansıtmaları yürüdükleri karanlık yolun sonunda olduklarının bir örneğidir.